"Kariyerimin sonlarına doğru kendimi İsrail Ordusu için bir mülakat sistemi geliştirirken keşfettiğim bir temaya dönerken buluyorum.."
Bu sözler dünyaca ünlü psikolog Daniel Kahneman'ın yeni kitabı 'Noise' üzerine verdiği bir söyleşiden.
Tam olarak ne anlatmak istediğini anlamanız için sizi biraz eskilere götüreceğim.
1956 yılına...
Evet bundan tam 65 yıl önce, üniversite eğitimini yeni tamamlayan 22 yaşındaki genç psikolog Kahneman, kariyerine İsrail Ordusu'nun (IDF) Psikoloji şubesinde başladı.
Dönemin atmosferini anlamanız açısından 1950'li yıllar İsrail ve Arap komşularının birbirine nefretinin doruğa çıktığı bir dönem; 1956 Süveyş Krizi'ne giden süreç ve sonrası..
İşte bölgede böyle tarihi bir dönemeçten geçilirken çiçeği burnunda genç psikolog Kahneman okulda öğrendiklerini gerçek hayatta uygulamaya çalışacaktı.
Zor bir "vatani görev" üstlenmişti; orduya faydalı olabilecek güvenilir, zeki, çevik subay adaylarının seçilmesine yardımcı olması gerekiyordu.
Peki bunu nasıl başaracaktı?
"Lidersiz Grup Mücadelesi" adı verilen bir testi kullanarak subay adayları içinden kimin iyi bir lider olabileceğini ortaya çıkarmaya çalıştı.
Adaylar engeller ile dolu bir alana götürüldü.
Bu, birbirini tanımayan ve herhangi bir rütbe işareti olmayan 8 adaya, yerden uzun bir kütük kaldırmaları ve onu yaklaşık altı fit yüksekliğindeki bir duvara çekmeleri talimatı verilen bir tatbikattı.
Dahası tüm grup, kütük yere veya duvara değmeden ve duvara hiç kimse dokunmadan duvarın diğer tarafına geçmek zorundaydı.
Amaçları subay adaylarını böyle bir testten geçirerek onların liderlik niteliklerini veya eksikliklerini ayırt edebilmek ve geleceğe yönelik bir tahminde bulunmaktı.
Daniel ve diğer meslektaşları bu yöntemin çok etkili olduğunu da düşündüler:
"Değerlendirmelerimize tamamen güveniyorduk ve gördüklerimizin doğrudan geleceğe işaret ettiğini hissettik."
Ama yanılıyorlardı..
Kahneman kariyerinin belki de ilk yanılgısını işte bu süreçte yaşadı ve daha ilginci bu süreç onun "geçerlilik illüzyonu" olarak adlandırdığı terimi keşfetmesine yol açtı.
"Birkaç ayda bir, öğrencilerin subay yetiştirme okulunda nasıl olduklarını öğrendiğimiz ve değerlendirmelerimizi, onları bir süredir izleyen komutanların görüşleriyle karşılaştırabildiğimiz bir geri bildirim oturumu yaptık. Hikaye her zaman aynıydı: Okuldaki performansı tahmin etme yeteneğimiz başarısızdı. Tahminlerimiz kör tahminlerden daha iyiydi, ama fazla değil."
"Bir askerin kurmaca bir durumda bir saatlik davranışını gözlemledikten sonra, subaylık eğitiminin ve savaşta liderliğin zorluklarıyla ne kadar iyi yüzleşeceğini bildiğimizi hissettik.Ve bildiğimiz bir avuç şeyden bir hikaye uydurmuştuk."
Testin başarısızlığını bu sözlerlerle ifade eden Kahneman, buna rağmen, IDF'ın onu kullanmaya devam ettiğini söylüyordu.
Dahası, kendisi ve meslektaşları, sonraki test değerlendirmelerinde de doğru tahminde bulunduklarına inanmaya ve kendilerine aşırı şekilde güvenmeye devam ettiler.
Yaşananlar o kadar dikkat çekiciydi ki bu psikolojik bir terimin bulunmasına yol açtı:
"Önceki başarısızlığımız adaylarla ilgili yargılarımıza olan güvenimizi sarsmalıydı ama olmadı. Ayrıca tahminlerimizi ılımlı hale getirmemize neden olmalıydı ama olmadı. Tahminlerimizin rastgele tahminlerden biraz daha iyi olduğunu genel bir gerçek olarak biliyorduk, ancak belirli tahminlerimizin her biri geçerliymiş gibi hissetmeye ve davranmaya devam ettik. Bu beni o kadar şaşırttı ki bu deneyimimiz için bir terim uydurdum: Geçerlilik yanılsaması."
Ve yıllar yıllar sonra, 87 yaşındaki Nobel ödüllü psikolog Kahneman, düşüncesinin ana temasının işte bu eski hikayeye dayandığını anlatıyor bizlere..
(https://hbr.org/podcast/2021/05/why-smart-people-sometimes-make-bad-decisions)
1956'da İsrail ordusu için bir mülakat sistemi geliştirmeye çalışan genç psikolog bugün Noise ismini verdiği, Olivier Sibony ve Cass Sunstein ile birlikte kaleme aldıkları kitabıyla belki de hepimizin hayatını etkileyen işe alım süreçlerine ışık tutuyor.
"İki aday hakkında bildiğiniz tek şey, birinin görüşmede diğerinden daha iyi göründüğü ise, bu adayın gerçekten daha iyi olma şansı yaklaşık %56 ila %61'dir. Bu, işe alma kararı vermek için yazı tura atmaktan biraz daha iyidir!"
İşe alımlarda önyargı sorununa ışık tutmaya çalışan bilim adamları, işverenlerin sadece yarım saatlik bir iş görüşmesiyle kişinin o işte başarılı olup olamayacağını tahmin etmelerinin güç olduğuna dikkat çekiyorlar.
Önerileri ise adayları kısa bir sohbete dayanan belirsiz genel bir izlenim üzerinden değerlendirmekten ziyade daha çok veriye dayalı, dış gözlemcilerin de süreci yönlendirdiği bir sistem..
Bitirirken..
Okurken neler hissetiniz bilemem ama bu yazıyı kaleme alırken içimi sızlatan bir gerçek ise Kahneman'ın bir zamanlar İsrail ordusu için çalışması..
Yararlandığım kaynaklar:
Daniel Kahneman - Thinking, Fast and Slow - The Illusion of Validity
https://hbr.org/podcast/2021/05/why-smart-people-sometimes-make-bad-decisions